{ "title": "Menenjit Tanı ve Tedavisi", "image": "https://www.menenjit.gen.tr/images/menenjit-tani-ve-tedavisi.jpg", "date": "21.01.2024 10:50:45", "author": "Sümbülveş", "article": [ { "article": "
Bel ponksiyonu (Belden su alma) beyin zarları iltihabının kesin tanısında büyük önem taşır. Bu yöntemde bel hizasından omuriliğe iğne sokarak beyin-omurilik sı­vısı alınır. İltihaba bağlı olarak bu sıvının miktarı ve yoğunluğu artmış, görünümü değişmiştir. Sıvının irin nedeniyle say­damlığını yitirerek bulanıklaşması, albü-minin artarak çökelmesine bağlı bulanık­lık, albumin-globülin oranının değişmesi, glikozda azalma, akyuvarlarda artış ve menenjit etkeni mikroorganizmaların var­lığı, beyin-omurilik sıvısının incelenme­siyle elde edilebilen değerli bilgilerdir.

TANI.

Yukarıda söz edilen belirtilere rastlan­dığında kolayca menenjit tanısı konabi­lir. Ama hafif baş ağrısı, halsizlik, hafif ense sertliği ve nedeni açıklanamayan davranış değişiklikleri gibi belirtilerin görüldüğü ilk evrelerde hastalığın tanınması zorlaşabılir.
Tanıda karşılaşılan bir başka güç­lük, beyin ve omuriliğin hastalık tablo­sunu değiştirecek ölçüde iltihaptan etki-lenmesidir.
Şiddetli baş ağrısı, ense sertliği, ge­nellikle ateş ve meninks sendromunun bütün diğer belirtileriyle birlikte kendini belli eden örümceksizar altı (Subarak-noit) kanamanın menenjitten ayırt edil­mesi önemlidir. Beyin omurilik sıvısının incelenme­siyle örümceksizar altı kanama ve me­nenjit arasında ayrım yapılır. Örümcek­sizar altı kanamada beyin-omurilik sıvı­sı belirgin ölçüde kanlıdır. Bu sıvıdaki kanın İğne ile girilirken mi, yoksa örümceksizar altı kanamaya mı bağlı olduğunu anlamak için alman sıvı üç ayrı tüpe konur. Sıvının her üç tüpte de kanlı olması ve içindeki kanın pıhtılaş-maması örümceksizar altı kanamanın bir göstergesidir. Daha az olarak menenjitle kanşnnla-bilen hastalıklar arasında boyun kasları iltihabı, boyun-ense nevraljileri, omurga iltihapları, sertzar (Dura mater) dışında apse, birincil hidrosefali (Beyin karıncık­larında aşırı beyin-omurilik sıvısı birik­mesi), beyin apsesi, tetanos, araknoidit (Örümceksizar iltihabı), beyin karıncık­ları ve omurilik iç kanalını örten epen-dim adlı zarın iltihabı sayılabilir. Özel­likle subakut ve kronik olgularda beyin tümörleri de benzer belirtiler verir. Ama bu tümörlerin beyinle ilgili önemli belir­tilere yol açması, yavaş gelişmesi ve yüksek ateşe neden olmaması gibi özel­likleri ayırıcı tamda kolaylık sağlar. Hastanın yaşma bağlı olarak tanıya yönelik başka incelemeler de yapılır: Yenidoğanlarda ve süt bebeklerinde me­nenjit tanısı koymak güçtür. Hastalık bebeklerde basit bir hazımsızlık ya da sıradan sindirim sistemi rahatsızlıkları biçiminde kendini gösterebilir. Bu yaş­larda menenjitin en Önemli belirtisi bın­gıldaklarda şişkinliktir. Ama bunun gö­rülmediği durumlar da olabilir. Menen­jitten kuşkulanıldığında mutlaka hemen beyin-omurilik sıvısı alınmalıdır. Beyin-omurilik sıvısının incelenmesi sayesin­de gerçek menenjit ile aşııı su kaybı ve yüksek ateşe bağlı beyin zarlarının örse­lenmesi sonucu ortaya çıkan menenjizm arasında kesin ayrım yapılır.

HASTALIĞIN GİD|Şİ VE YİNELEMESİ.

Hastalığın gidişi bakımından değişiklik gösteren biçimleri vardır. Çok hızlı ge­lişen (Fulminant) biçimler arasında me-ningokoklarla oluşan, morarma ve dola­şım şoku yaratan menenjit ile komaya yol açan menenjit sayılabilir. Akut bi­çim virüs ve bakteri kaynaklı menenjit­lerin büyük bölümünü içerir. Tüberkü­loz menenjiti subakut biçime, frengi ve kriptokok (Cryptococcus neoformans) denen mantarın yol açtığı menenjitler ise kronik biçime örnektir. İlaçların, özellikle de antibiyotikle­rin kullanılması hastalığın gidişini he­men değiştirir. Günümüzde tüberküloz menenjiti ile bakteri kaynaklı diğer menjitlerde et­kene yönelik tedavi yapılarak yüksek oranda iyileşme sağlanmaktadır. Kronik menenjitlerde geç evre komplikasyonlannın ortaya çıkabilmesi nedeniyle hastalığın gidişine ilişkin ön­ceden kesin bir şey söylenemez. Beyin-omurilik sıvısı dolaşımındaki bozuk­luklar, beyin zarı boşluklarında çökelti oluşmasıyla tıkanmaya kadar varabilir. Sonuçlar, tıkanmanın oluştuğu yere gö­re değişir. Omurilikteki bir tıkanmada, beyin zarlarından kaynaklanan belirti­ler ön plandadır. Ama tıkanma yerinin altından alınan beyin-omurilik sıvısı saydamdır, hücre ya da bakteri içer­mez. Öte yandan, karıncıktan alman sı­vı incelendiğinde menenjite ilişkin be­lirtiler saptanır. Omurilikteki tıkanma­lar hidrosefali, sara, körlük, zihinsel gelişimde gerilik gibi ağır sonuçlar do­ğurur.

TEDAVİ.

Tıbbın bulaşıcı hastalıklara karşı sağla­dığı önemli ilerlemelere karşın, bakteri­lerle oluşan menenjitlerde hastalığın olası gidişi tanının zamanlamasına ve tanı ile tedavi arasmda geçen süreye bağlıdır. Geçen saatlerin bile büyük önem taşıdığı bu süreçte yüksek ateş, baş ağrısı, zihinsel bozukluklar gibi be­lirtiler karşısında kalan hekim, birkaç saat içinde hastalık tanısını koyup teda­viye başlamalıdır. Uygun antibiyotik se­çimi için gerekli olan laboratuvar testle­rinin hemen sonuç vermemesi nedeniy­le, menenjitlerin büyük çoğunlukla me-ningokok ve pnömokok kaynaklı oldu­ğu kabul edilip tedavi buna göre düzen­lenir. İlaç ve antibiyotik seçiminde iki temel nokta göz Önünde tutulmalıdır: Hastalık etkeninin ilaca duyarlılığı ve ilacın hem kana hem de beyin-omurilik sıvışma geçme düzeyi.
İzoniazit ve sülfamitler beyin-omurilik sıvışma oldukça yüksek bir oranda geçerek kandaki oranlarına ya­lan bir düzeye ulaşabilirler. Penisilin büyük moleküllü olması nedeniyle sağ­lıklı beyin-omurilik zarını geçerek be­yin-omurilik sıvışma ulaşamaz. Ama il-tihaplanmasıyla_ geçirgenliği artan zar, yeterli düzeyde olmasa bile penisilin geçişine izin verir. Öte yandan, penisi­lin sinir sistemini olumsuz etkilediği için beyin-omurilik sıvısı içine belden iğne sokarak verilemez. Beyin omurilik sıvısına düşük miktarlarda geçen strep­tomisin ise doğrudan omurilik içine uy­gulanabilir. Streptomisinin, beyin-omurilik sıvısında ulaştığı düzey, kanda ulaştığı düzeyin 10'da l'i kadardır.
Menenjitli hastalar, içinde bulun­dukları tehlikeli durumdan ötürü yoğun bakım birimlerinde tedavi altına alın­malıdırlar. Burada dolaşım ve solunum sistemleri sürekli denetim altında tutu­larak yabancı cisim yutma, şok, beyin Ödemi gibi tehlikelere karşı önlem alınabilir. Meningokoklara bağlı menen­jitte hastanın yanı sıra aile bireyleri ve önlem almadan hastaya yaklaşan kişi­ler de incelenmelidirler. Bu kişilere ko­ruyucu önlem olarak iki gün boyunca her 14 saatte bir ağızdan 600 miligram rifampisin verilir. Bir yaşın altındaki çocuklarda vücut ağırlığının her kilo­gramı için 5 miligram, 1-12 yaş arasın­da ise 10 miligram rifampisin, iki gün süreyle 12 saatte bir verilir. Antibiyotik tedavisine başladıktan 24 saat sonra meningokok menenjiti bulaşıcı Özelli­ğini yitirir." } ] }